Dünyada sanayileşme ve kentleşmedeki artışın ivmesi ile, ne yazıkki doğayı kirleten kimyasal atıkların besin zincirine katılarak halk sağlığını tehdit ediyor olması gerçekliği ile farklı biçimlerde sürekli olarak yüzleşmekteyiz. Atmosferi ve suyu kirleten sanayi ve kanalizasyon atıkları, dolaylı olarak toprağı ve yeraltı sularını da kirletirler.
Bu kirlenme de ağır metal kalıntılarının doğayı kirleten binlerce kimyasal arasında önemli bir yeri vardır. Ağır metaller atom ağırlığı 40 g/mol den ağır ve özgür ağırlığı 5’ten büyük olan elementlerdir. Ağır metallerin başlıca kaynakları; sanayi emisyon gazları, mineral gübreler, biyosidler, kentsel atık maddeler, boyalar, atık sular, madencilik ve motorlu araçların egzoz gazlarıdır. En yaygın ağır metaller kurşun (Pb), nikel (Ni), krom (Cr), kadmiyum (Cd), arsenik (As), cıva (Hg), çinko (Zn) ve bakırdır (Cu).
Bu ağır metaller az miktarlarda bile bulunsa, yine de insan ve diğer memelilerde ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadırlar (Masindi ve Muedi, 2018). Kaynaklarımızdaki ağır metal miktarının artması şu anda büyük bir endişe kaynağıdır, çünkü özellikle çok sayıda sanayi, metal içeren atık sularını yeterli bir işlem görmeden tatlı suya deşarj etmektedirler.
Doğada parçalanmaları mümkün olmayan ağır metaller gıda zincirinde birikerek zincirin son halkasını oluşturan insanın sağlığını etkilemektedir. Gıdalar ile uzun süreli ağır metal tüketen bireylerde karaciğer, akciğer, böbrek, beyin gibi organlarla ilişikli kronik hastalıklar ortaya çıkmaktadır (Özpolat ve Tuli, 2016).
Ağır metaller, metalik kirletici yoğunluğunun fazla olduğu alanlarda yaşayan hayvanların dokusunda ve bitki örtüsünde de yüksek boyutlara çıkmaktadır (Chary vd., 2008). Doğada bulunan ağır metal bulaşışı, gıda zincirinde süt ve süt ürünleri gibi birçok gıda ürününü kirletme potansiyelindedir.
Ağır metalle kirlenmiş toprakta yetişen bitkilerle beslenen süt ineği de toksik maddeleri vücuduna almaktadır. Canlıların doğası gereği yemle alınan her kimyasal madde süt bezlerinde salgılanarak, sütü tüketen insanların sağlığını tehdit etmektedir. Bazı çalışmalar tarafından sütte ve süt ürünlerinde bulunan ağır metal miktarının ineğin beslendiği bitkinin yetiştiği bölgenin endüstrinin ve trafiğin yoğun olduğu bölgeye olan yakınlığı ile arttığını göstermişlerdir (Şimşek vd., 2000; Kaptan vd., 2016).
Besin zincirine ve dolayısıyla süte de bulaşan (kontamine olan) ağır metallerin özellikle kontrolsüz endüstriyel atıklar ve tarımın iç içe olmasından kaynaklandığı aşikakârdır. Bu nedenle, bu maddelerin insanlara olumsuz etkilerinden kaçınmak, süt ürünlerinin kalitesini artırmak için süt ve süt yemi üretilen alanların çevre kirliliğinin önlenmesi önemlidir. Tüm bunları gözeterek sağlıklı yaşam için mevcut besinlerimizi seçerken, besin kaynaklarının üretildiği temiz doğa ve çevresel faktörlerin önemli bir etken olması gerekirken çoğumuz beslendiğimiz gıdalarda bu zincirin farkına varamayız.
Tüm bu veriler ışığında beslenX, sadece güvenilir besin ve sürdürülebilir çevre odaklı üreticiler ile sağlıklı beslenmenin gücüne inanmış tüketicilere hizmet sunan bir buluşma alanı olarak ortaya çıkmıştır.
Prof.Dr. Arzu Çağrı Mehmetoğlu
SAU Gıda Mühendisliği Bölümü KAYNAKLAR Kaptan, B., Bilgücü, E., Palabıyık, İ., & Öksüz, Ö. 2016. The Effect of Environmental Factors on Heavy Metal and Mineral Compositions of Raw Milk and Water Samples. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 13(4). Chary NS., Kamala CT., Raj DSS., 2008. Assessing risk of heavy metals from consuming food grown on sewage irrigated soils and food chain transfer. Ecotox Environ Safe, 69, 513-524 Masind V. ve Muedi K. 2018. Environmental contamination by heavy metals. Open Access peer-reviewed chapter. Özbolat, G. ve Tuli, A. 2016. Ağır metal toksisitesinin insan sağlığına etkileri. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 25(4), 502-521. Simsek, O., Gultekin, R., Oksuz, O., Kurultay, S., 2000.The effect of environmental pollution on the heavy metal content of raw milk. Nahrung 44(5): 360–363.
Daha fazlası http://blogbeslenx.com/